PSİKOLOJİK TRAVMA HAKKINDA YAYGIN 5 EFSANE
Psikolojik travma evrensel bir deneyimdir ancak çok az kişi travmatik deneyimi hakkında konuşmak ister.  Travma ile ilgili birçok mit vardır ve bu yanlış inançlar travmanın ne olduğu, nasıl bir etkisi olduğu, bu konuda ne yapılması gerektiği gibi düşüncelere yön verir. Psikolojik travma ile ilgili yaygın 5 efsane:
#1: Yalnızca fiziksel ve cinsel istismar gibi büyük deneyimler travmatiktir!
Fiziksel ve cinsel istismar kesinlikle travmatik olaylardır, ancak bu yaşantılar travmayı tanımlamak için yeterli değildir. Bir olayın büyüklüğünden daha çok kişinin olayı nasıl algıladığı deneyimin etkisini belirlemektedir. Örneğin, ebeveynlerin her gece kavga ettiğini duymak, bir çocuk için görünür etki yaratmayabilir, ancak başka bir çocuğu korkmuş ve güvensiz hale getirebilir. Olayı değerlendirirken, bir olayın kişiyi korkmuş, savunmasız, çaresiz hissetmesine ve dünyayı farklı bir şekilde görmesine neden olup olmadığını değerlendirmek gerekir.
 
#2: Bunu hak edecek bir şey yapmış olmalıyım.
Güçsüz bir durumda kaldığında beynin kontrol duygusunu yeniden kazanmaya çalışmasının bir yoludur. Özellikle travmatik deneyim yaşamış ya da istismara maruz kalmış çocuklar arasında yaygındır. Bir çocuk, bir şekilde istismara neden olduğuna (ki asla böyle değildir) inanarak yaşanan durum üzerinde kontrol sahibi olduğunu düşünür. Bu inanç kötülük karşısında “güçsüz ve çaresiz” olduğuna inanmasından daha kolaydır.
Efsane #3: Zaman acımı iyileştirecek.
Travma nadiren kendi kendine iyileşir. Neden diye soranlar olabilir.  Çünkü travma beyinde farklı şekilde depolanır. Travma uzmanları Bessel van der Kolk ve Francine Shapiro'ya göre, beyin travmatik deneyimler sırasında bunalır ve düşünceler, duygular, görsel imgeler ve fiziksel duyumlar gibi belleğin çeşitli yönleri birbirinden ayrışır. Bu, beynin normal anılarda olduğu gibi çalışmasını engeller. Sonuç olarak, bellek  işlenmemiş olarak kalır.
 
Efsane #4: Bunu düşünmediğim sürece iyiyim.
Zamanla, birçok insan geçmişlerinin hoş olmayan anılarını düşünmekten kaçınmanın yollarını bulabilir. Ne yazık ki, bu onların gittikleri ve kişinin düşüncelerini veya eylemlerini etkilemeye devam etmedikleri anlamına gelmez. Bunun ötesinde, sağlık hizmeti sağlayıcısı Kaiser Permanente (www.acestudy.org) tarafından yapılan ACE çalışması, özellikle çocukluktaki travmatik olayların fiziksel sağlık üzerinde önemli bir etkisi olabileceğini göstermektedir. Çocukluk çağı travmatik deneyimlerinin  alkol ve madde kötüye kullanımı, obezite ve yeme bozuklukları, öz-kıyım girişimleri, depresyon, anksiyete bozuklukları, istenmeyen gebelikler (özellikle ergenlikte), yakın ilişki/partner şiddeti, düşük  yaşam kalitesi için risk faktörü olduğu  gösterilmiştir.
 
Efsane #5: Bu konuda yapabileceğim tek şey yaşadıklarımla baş etmektedir!
Ne kadar büyük ya da küçük görünürse görünsün travmanın etkilerini hafifletmenin ya da azaltmanın yolları var. Travma Odaklı Bilişsel Davranışçı Terapiler ve EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme), güçlü bir şekilde önerilen iki travma tedavisidir.  Travmatik deneyim(ler)in kendisi terapinin odağındadır. EMDR ise beynin travmatik anılarla çalışmasına yardımcı olan özel bir terapi şeklidir. Bir danışman olarak, bir kişinin geçmişini geride bırakmasının  ve özgürlüğü bulmasının bir yolu olduğunu gerçekten gördüm.
Klinik Psikolog Dr. Özlem Şahin
Randevu talepleriniz için Whatsapp üzerinden iletişime geçebilirsiniz.
İletişim İçin
Sorularınız için 7/24 bizimle iletişime geçebilirsiniz.
İLETİŞİM
SOSYAL MEDYA
Dr. Özlem ŞAHİN © 2024 Tüm Hakları Saklıdır.